Türk Dil Kurumu (TDK) 2024 yılı için kelime seçimini yaparken, günümüzün karmaşık sosyal yapısını ve bireylerin ruh halini yansıtan bir kavramı ön plana çıkardı: kalabalık yalnızlık.
Bu terim, yalnızlık ve kalabalığın aynı anda var olabileceğini ve birbirini çelişen bu iki durumun bireylerin yaşamlarında nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor. Sosyologlar ve psikologlar tarafından desteklenen bu kavram, yalnızlık hissinin sadece fiziksel yalnızlıkla değil, çevremizdeki insanlarla kurduğumuz ilişkilerin derinliğiyle de şekillendiğini gösteriyor.
Halk oylamasında yaklaşık 1 milyon kişinin tercih ettiği bu kelime, dijital dünyanın ve sosyal medyanın etkisiyle giderek daha fazla hissedilen bir duygu haline geliyor. Takipçi sayılarının, beğenilerin ve sanal kalabalıkların varlığı, yalnızlık hissini gidermek bir yana, daha da derinleştiriyor.
Bireylerin sanal ortamda kurduğu yüzeysel ilişkiler, gerçek bağların eksikliğini hissettiriyor. Sosyal medya platformları, sürekli bağlantıda olmamızı sağlasa da, bu bağlantıların kalıcılığı ve samimiyeti sorgulanmaya başlıyor.
Toplumsal bağların giderek zayıfladığı, hızla değişen bir dünyada insan ilişkileri de evrim geçiriyor. Kalabalıklar içinde yalnız hissetmek, bir evin içinde bile bu duyguyu deneyimlemek mümkün olabiliyor.
Aile bireyleriyle aynı masada oturmak ya da iş yerinde yan yana çalışmak, bireylerin yalnızlık hissini ortadan kaldırmaya yetmiyor. Teknolojinin bu kadar etkili olduğu bir dönemde, insanların kalabalıklar içinde bile kendilerini yalnız hissetmeleri, toplumun daha derin sorunlarının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.