
Çocukların gelişimi söz konusu olduğunda, en etkili öğrenme biçimi onlara ne yapmaları gerektiğini söylemekten çok, kendi yollarını bulmaları için alan tanımaktır.
Bir çocuk, anlamlı ve amaca yönelik bir ortamda özgürce çalışabildiğinde, hem daha mutlu hem de daha üretken olur.
Çocukların yanlış yapma hakkı, en az doğru yapma kadar değerlidir. Puzzle yaparken bir parçanın diğerine uymadığını fark eden çocuk, bir hata yaptığını anlar. Bu farkındalık, öğretmenden yardım almadan çözüm üretmeyi öğrenmesini sağlar. Yani çocuk, yalnızca bir görev yapmıyor; aynı zamanda düşünmeyi, sorgulamayı ve öğrenmeyi öğreniyor.
Bu sistemin en dikkat çeken yanı ise “sınırları olan özgürlük” ilkesidir. Çocuklar ne üzerine çalışacaklarına kendi karar verirler, ama bu özgürlük sınırsız değildir. Diğerlerinin haklarına saygı, sınıfın huzurunu bozmama ve çeşitli alanlarda dengeyi koruma sorumluluğu, bu özgürlüğün sınırlarını çizer. Çünkü gerçek özgürlük, başkalarının haklarını gözetmeyi de içerir.
Çocuğun odasını sade ama dikkat dağıtmayan öğelerle düzenleyerek, onu kendi başına çalışmaya teşvik edebilirsiniz. Günlük işlerde küçük sorumluluklar vererek –örneğin yemek hazırlarken yardım istemek gibi– çocuğun yaptığı işten anlam çıkarmasını ve kendini değerli hissetmesini sağlayabilirsiniz.
Bazen ise en büyük katkı, bir adım geri çekilmek olabilir. Çocuğunuzun sorunlarını kendi başına çözmesi için ona güvenmek, uzun vadede öz güvenini güçlendirecek en değerli adımdır. Müdahale etmek yerine rehberlik etmeyi tercih edin.