Haber Başlığı

Çocukluğumuzun izlerini taşıyan anılar, genellikle büyüdükçe şekillenen kimliğimizin temel taşlarını oluşturur. Ancak bu anıların çoğu, bir çeşit sisin ardında kaybolur. Çocukluk yıllarımızı hatırlamamak, hem evrensel hem de ilginç bir fenomen olarak kabul ediliyor. Buna "çocukluk amnezisi" denir. 

Çocukluk amnezisi, özellikle dört yaşın altındaki olayların hatırlanmasının zorlaşması olarak tanımlanır. Birçok araştırmaya göre, 7 yaşına kadar çocuklar, yaşadıkları deneyimlerin sadece %60’ını hatırlayabilirken, 8-9 yaş arasında bu oran %40’a düşer. Anıların kaybolmasının ardında, aslında çok daha derin bir mekanizma yatmaktadır.

Dil ve hafıza arasındaki bağlantı

Çocuklar, küçük yaşlarda dil gelişimi konusunda sınırlıdır. Anı oluşturmak için sözlü ifade yeteneği kritik bir rol oynar; çünkü bir anıyı hatırladığımızda, onu dil aracılığıyla anlatabiliriz.

Bebekler, çoğu zaman 2 yaşından önce konuşmaya başlamazlar, bu da onların beyinlerinin tutarlı bir hafıza oluşturmasını engeller. Dolayısıyla, beyin gelişimi, çocukların erken yıllardaki anılarını saklamalarını zorlaştıran en önemli etkenlerden biridir.

Beynin yoğun çalışması ve hafıza

Beynimiz büyüdükçe, daha fazla bilgi işlemekle meşgul olur. Yapılan araştırmalara göre, beynin yoğun bir şekilde yeni hücreler üretiyor olması, uzun vadeli hafızanın oluşumunu engeller.

3-4 yaşlarına kadar, beyinde epizodik hafıza denilen sistemin tam anlamıyla gelişmemesi nedeniyle, yaşadığımız günlük olayları fiziksel olarak bile hatırlamamız zorlaşır. Bu yüzden, hangi parka gittiğimiz gibi soyut hatıralar aklımızda kalabilirken, daha belirgin detaylar genellikle silinir.

Ebeveynlerin rolü

Ebeveynler, çocuklarının hatırlama biçimini ciddi şekilde etkileyebilir. Birçok araştırma, çocukların, anne ya da babalarıyla yaşadıkları olayları farklı şekillerde hatırladığını ortaya koymuştur.

Çocuklar, ebeveynlerinin onlara anlattığı hikâyelere göre olayları farklı yorumlayabilir ve unutmadıkları anılar, onlara verilen anlamla daha da güçlenebilir. Bu da demek oluyor ki, ebeveynlerin anlatı tarzı, çocuğun zihninde kalıcı izler bırakabilir.

Duyguların gücü - Kalıcı anıların temeli

Son olarak, duygusal etkiler, çocukluk anılarının kalıcılığında önemli bir rol oynar. Hem olumsuz hem de olumlu duygularla yüklü anılar, beynimizde daha derin izler bırakır. Çocuklar, özellikle güçlü duygusal tepkiler yaşadıkları anıları daha iyi hatırlarlar. Bu yüzden, çocuk psikologları, küçük yaşlarda bile duygu yüklü anıların önemli olduğunu vurgularlar.