Haber Başlığı

Pandemi etkisiyle evlilik ve boşanmalarda sürecin ertelenmesine bağlı olarak istatistiklerde azalma görülen 2020 yılında, Türkiye’de 135 bin 22 çiftin boşandığı ve 124 bin 742 çocuğun velayete verildiği görüldü. Dünyanın dört bir yanındaki aileler, iş ve özel hayat dengelerindeki bozulma, ekonomik baskının artması, okulların kapalı olması ve ev işlerinde oluşan dengesiz dağılım sebebiyle büyük bir dayanıklılık sınavı verdiler. 2021 yılı ve devamında karantina önlemlerinin azalmasının boşanma sayılarında küresel bir artışa neden olacağı ise uzmanların öngörüleri arasında yer alıyor.

Karar çocukla ilişkilendirilmemeli

Eşler anlaşamadıklarına ikna oldukları durumlarda, bir arada kalmanın zorlayıcı ve yıpratıcı olduğuna karar verdiklerinde yollarını ayırma kararı alabilirler. Ailede müşterek çocukların varlığı ise çiftlerin boşanma kararını ve boşanma sürecini önemli ölçüde etkileyebilir. Çocuklar için yapılabilecek en güzel şey, evlilik içinde eşlerin saygıyı ve sevgiyi yeniden canlandırmak için elinden gelen çabayı samimice göstermesi, bunun için gerekiyorsa destek almayı kabul etmesidir. Her evlilik şansı hak eder. Ancak yine de olmuyorsa bir durup düşünmek gerekir.

Çoğu anne-baba, eş olmaktan vazgeçmek istedikleri halde çocuklar için sürdürdükleri evliliklerde ruhsal olarak sıkışıp kalıyor. Halbuki kendini tüketmiş bir evlilikten çıkmak en çok çocukların iyiliği için gereklidir. Çocuklar yaşları kaç olursa olsun devam eden kötü evliliklerde sürekli yara alır. Aileler onlara hissettirsin ya da hissettirmesin, çocuklar hisseder; bazen sevgisizlik ve evliliğe hapsolmanın verdiği kötü enerji evin duvarlarına kadar siner. Böyle bir evlilikte kalmak, çocuklar için kalmak değil, çocukların süreç içinde aldıkları yaralara rağmen evlilikte kalmaktır. 

Çocuklar anne ve babasının boşanmasını tabii ki istemez. Ancak asıl istemedikleri şey, anne ve babalarından ayrılmaktır. Onları bir daha görememek, çok özlemek gibi kaygılar sebebiyle boşanma seçeneğinden korkarlar. Boşanma sonrası çocukların anne ve babalarıyla olan iletişimleri sağlıklı bir şekilde düzenlenirse, anne-baba olma görev ve sorumlulukları aksatılmazsa, çocuklar çok kısa sürede bu yeni duruma adapte olacaklardır. Çocuklar anne ve babalarının mutsuz, kaygılı, güçsüz olmalarını istemez. Bu sebeple süreci iyi yönetmek için kişilerin kendi mutluluklarını önceliklendirmesi gerekir. 

Sınırların doğru belirlenmesi önemli

Bazı çiftler ayrılığa alışma sürecinde yine çocukları sebep göstererek, çocuklarla hep beraber bir araya gelme planları yapabiliyor. Bazen çocuklar için yumuşak bir geçişin iyi olabileceğini düşünen anne babalar sınırları çizmekte ve korumakta kararlılık gösteremez. İyi niyetli bir düşünce de olsa bu durum adaptasyon sürecini uzatıp çocuklar için zorlayıcı sonuçlara sebep olabilir. Bazen de boşandığı halde “Haftada bir kez hep beraber yemek yiyoruz. Çocuklar durumdan olumsuz etkilenmesin istiyoruz” diyen çiftlerle karşılaşırız; bu durum aslında kendi adaptasyon süreçleri için çocukları bahane göstermeleri ile ilgili olabilir. Çocuklar için sağlıklı olan boşanmanın sınırlarının sağlıklı bir şekilde çizilmesidir. Boşanmak da bir sınırdır ve kendi içinde bazı kurallarla yaşanmalıdır. Anne ve babasının belli aralıklarla bir araya geldiğine şahit olan çocuklar için durum oldukça kafa karıştırıcı olabilir. Bu durum, anne ve babalarının tekrar bir araya gelebileceklerine, yeniden evlenebileceklerine inanmalarına da sebep olabilir.

Boşanma sonrasında çocukları haftada sadece birkaç gün görebilmek ya da yeni bir ilişki yaşamak çocuklara karşı suçluluk duygusu hissetmeye sebep oluyor gibi görünebilir. Ancak gerçekte olan, ebeveynlerin kendi çocuklukları ile ilgili bazı durumların tetiklenmesi ya da “Beni daha az sevecekler”, “Beni unutacaklar” gibi kişisel kaygılarıdır. Boşanan anne – babalar kişisel kaygılardan kaynaklı yaşadıkları vicdan rahatsızlığı sebebiyle mevcut kuralları uygulamakta ve korumakta zorlanabilirler. Esneyen sınırlar ise kalıcı sınır ihlallerine sebep olabilir. Sınırları esnetmek, sevgiyi göstermek için doğru bir yöntem değildir. Kolaylıkla suistimal edilebilecek durumlara yol açabilir. Bu gibi durumlara karşı dikkatli yaklaşmak çocuklar için koruyucu olan bir davranıştır.