İçinde bulunduğumuz süreçte her birimiz yaşayış biçimimizi, alışkanlıklarımızı, iş ve sosyal hayatımızı çoğu zamanda kendimizi yeniden düzenlemek, sürece uygun hale getirmeye çalıştık. Henüz hiçbir şey bilmezken evden çıkmamaya, kendimizi ve sevdiklerimizi mütemadiyen korumaya çalıştık. Tüm bu süreçte her birimiz bazı zamanlarda çok yorulduk, halimizin kalmadığını hissettik belki. Belki de o kadar yıprandık ki, kendimizi bile unuttuk, erteledik, öteledik… Fakat şimdi öyle bir zaman dilimine yaklaştık ki tüm anne baba olma sorumluluğumuz üzerimize geldi oturdu.
Ebeveyn olmak zor zanaat; çabalamak, emek vermek, koşulsuz kabul etmeyi gerektiriyor. Çoğu zaman bilmediğimiz sorularla burun buruna boğuşuyor, maruz bırakılıyor ama yine de sabırlı davranmak durumunda kalabiliyoruz. Çünkü sabır, ebeveyn olmanın hamurunda var.
Tüm pandemi şartlarına rağmen, ertelemediğimiz neredeyse tek varlıklar sahip olduğumuz çocuklarımız… Elimizden geldiğince her isteklerini pandemi dinlemeden gerçekleştirmeye çalıştık. Neredeyse tüm eğitim öğretim yılı boyunca tüm eğitim hayatlarını yalnızca çocuklar online olarak değil; ebeveynlerde onlarla beraber bilgisayarın, tabletin başında derse bağlanmaya çalışarak, sınav takvimini kontrol ederek geçirdiler.
Peki, kocaman bir yıl boyu evden geçirdiğimiz dönemin sonunda okula yüz yüze döndüğümüzde nasıl olacak, nelerle karşılaşacağız? Uzman Klinik Psikolog İlkim Seray Kılınç anlatıyor.
Kaygınızı çocuğa yansıtırsanız ona da aşılarsınız
Uzm. Kln. Psk. Kılınç, bu dönemde evde çocuklarına aralıksız olarak okulda maskesini çıkarmamayı, ellerini sürekli yıkamasını hatırlatan ebeveynlerin çocukların da birer birey olduğunu unutmaması gerektiğini söylüyor:
“Çocuklarımızın da kendi düşünceleri, istekleri ve hayatta ettiği mücadelelerle öğrendikleri şeyler var. Bu aşamada ebeveyn olarak duyduğumuz kaygıyı onlara ne kadar yansıtırsak, belki de kaygının ne demek olduğunu bile bilmeyen çocuklarımıza bunu istemeden de olsa aşılamış olabiliriz. Lütfen bu esnada kendiniz kontrol ederek asıl siz ne hissediyorsunuz, bunu anlamaya çalışın. Çocuklar ebeveynlerini yansıtan birer aynadır, sizin korku ve endişeleriniz onun üzerinde cereyan edebilir.”
Çocuğunuzun duygularını anlamaya çalışın
Ders çalışmak çocuklar için oldukça zor bir eylemken, evden çalışmak ve hep ekran başında olmak bu zorluğu nerdeyse birkaç kat fazlalaştırdı. Üstüne bir de gidilen tatiller, yapılan seyahatler göz önünde bulundurulursa bu yıl çocukları daha fazla zorlanacakları bir sene bekliyor. Bu aşamada çocukların iletişim kurmakta zorlanabileceğini, kendini ifade etme sorunları yaşayabileceğini söyleyen Uzm. Kln. Psk. Kılınç, bunun olağan bir durum olduğunu ve yaklaşık 17 aydır yalnızca aileleriyle yüz yüze iletişim kuran çocukların insanlarla bir araya geldiklerinde neyi, nasıl, hangi ölçüde yapacakları hakkında bocalayabileceğinin altını çiziyor.
Bu noktada ebeveynlerin sabırlı olması gerektiğini belirten Uzm. Kln. Psk. Kılınç, “Zorlandığı halde, sizin onu anlamadığını düşünmesi isteyeceğimiz son şey bile olmaz aslında. Duygusal olarak anlamaya çalışmak ve yalnızca hissettiklerini paylaştığınızı gösterebilmek onlarla iletişim kurmamızın en önemli yollarından biri haline gelebilir. Unutmayın ki; siz ebeveyn olarak zorlandığınızda onlar da en az sizin kadar zorlanıyor. Tüm duygular anlaşılabilir ve hissedilebilir, biz yalnızca çocuklar anlamasın diye saklamaya çalışırız. Süreç boyunca nasıl beraber bir şeylerin üstesinden beraber geldiysek çocuklarımızla; emin olun bunun da üstesinden onların duygularını paylaşmaya ve anlamaya çalışarak başlayabilirsiniz” diyor.