Doğadaki ağaçlar, çiçekler yağmura ve güneşe ihtiyaç duyarlar. Aksi halde solar ve ölürler. Çocuklara karşı olan ilgiyi de bu şekilde tarif edebiliriz. Onlarla ilgilenmek; yemek yedirmek, gezdirmek, ya da para vermek değildir. Asıl önemli olan en çok ihtiyaç duydukları koşulsuz sevgiyi vermektir. Çünkü koşulsuz sevgiyi tadamayan çocuklar yetişkinlik döneminde psikolojik sorunlar ile karşı karşıya kalabiliyor.
Çocuklar dünyaya gözlerini açtıkları dakikadan itibaren ebeveynlerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlar beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçların yanı sıra duygusal ihtiyaçları da kapsar. Çünkü çocuklar dünyayı ebeveynleri ile tanımaya başlar. Yabancı oldukları bu yaşama, onlara duydukları güven bağı ile tutunurlar. Özellikle annenin rolü burada büyük bir önem taşır. Çocuklar ilk temaslarını anneleri ile gerçekleştirir, en çok onların kokusuna bağlanır. Sevginin temelinde ise güven duygusu yatar. Bu nedenle çocuklar için sevgi kavramının oluşumunun doğumdan itibaren tohumları atılan bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.
Keşfetmeye karşı daha istekli oluyorlar
Özellikle çocuk yetiştirme sürecinin ilk yıllarında karşılıksız sevgiyi çocuğa aşılamak oldukça önemlidir. Güvenli ilişki gelişiminin ilk temelleri bu süreç ile birlikte atılır. Ayrıca bu konunun çocuğun duygusal gelişimiyle de doğrudan ilgili olduğu unutulmamalıdır. Kendini güvende hisseden çocuklar daha korkusuzca dünyayı keşfedebilirler. Çünkü bilirler ki ihtiyaç duyduklarında sevildikleri ve bakıldıkları bir yer vardır. Bu temelde yetişen çocukların ileriki dönemlerde insanlarla sağlıklı ilişkiler kurması daha yüksek bir ihtimaldir. Yani anne sevgisi, istikrar, koruma duygusu ve güvenlik gibi iyi hissettiğimiz duygularda anahtar rolü üstleniyor.
İstemeyerek yaptığımız davranışlar, bir anda ağzımızdan o cümleler çocukların değersizlik duygusu ile tanışmasına neden oluyor. Konuyu örneklendirecek olursak; “Bizimle tatile gelip gelmeyeceğine sınav sonucuna göre karar vereceğiz.” benzeri cümleler sağlıklı olmayan ön koşulları barındırır. Bu tarz cümlelere maruz kalan çocuklar zaman içerisinde öz güven eksikliği ile karşılaşabilir.
Özgüvenin temelinde, öze verilen değer bulunur. Bu nedenle çocuklar, sonuçlar ne olursa olsun ebeveynlerinin gözündeki değerinin değişmeyeceğinden ve sevgilerinin azalmayacağından emin olmalıdır. Ancak bu şekilde ben sadece ben olduğum için değerliyim ilkesini geliştirebilirler. Bu durumda, özgüvenli bireyler olma yolunda atılan ilk adımdır.
Çocuklarınıza sevginizi gösterin
Anneler çocuklarının sevgisini hiçbir şeyle kıyaslamazlar. Çünkü onları ne kadar çok sevdiklerinden ve bunun için hiçbir karşılık beklemediklerinden eminlerdir. Fakat çocuklar her zaman bu durumun farkında olmayabilir. Bu nedenle karşılıksız sevmek kadar bunu hissettirmek de önemlidir. Çocukların sevginizi doğru algılayabilmesi için bunlara dikkat edin;
– İstediklerinizi yaptığında ya da sadece başarılı olduklarında onları sevmeyin. Her zaman çocuklarınızı ne kadar sevdiğinizi dile getirin.
– Başkalarıyla kıyaslamayın. Çocuklarınızı olduğu gibi kabul etmek önemlidir. Kendine has olan davranışlarının, yeteneklerinin sevginiz üzerinde eksi bir değer oluşturmayacağını hissettirin.
– Birlikte vakit geçirmeye özen gösterin. Çok büyük aktiviteler olmasına gerek yok. Onu dinlemek, birlikte yemek yapmak, televizyon karşısında birlikte oturmak da iyi vakit geçirmenizi sağlar.
– Koşulsuz sevgi ile yanlış korumacı tavrı birbirine karıştırmayın. Koşulsuz sevgide çocuğunuzun yaptığı her davranışı onaylayamazsınız. Her zaman onun yanında olduğunuzu ve ihtiyaç duyduğunda size geleceğini bilmeli ama kendi sorunlarına kendisinin çözüm bulması gerektiğinin de farkında olmalıdır.