İlk olarak, her ne kadar ‘yanlış seçimler’ olarak nitelendirmiş olsak da yanlış kişilerle birlikte olma konusunda kendimizi suçlayamayız. Çünkü, kim mutlu bir ilişkide yer almak yerine mutsuz sonlu aşk hikayelerinin başrolünde olmak ister ki? Bu durum, tamamen romantik tecrübelerden ders alamamakla bağlantılı olarak gerçekleşiyor. Yani bununla isteyerek değil, ister istemez karşılaşıyoruz. Tipimiz olarak belirlediğimiz kişilere ya da belli kriterlerle ördüğümüz duvarı geçen ihtimallere şans tanıyor ve ardından hayal kırıklığıyla yeniden tanışıyoruz.
Sürekli yanlış ilişkiler yaşadığını söyleyen kişiler genellikle aceleyle karşısındaki kişiye tanımadan ilişkiye başlayanlar oluyor. Henüz tam olarak tanımadan bir araya gelince yanlışlar listesine bir madde daha ekleniyor. Bu duruma Acele aşka ayrılık yakışır da diyebiliriz.
Biriyle sadece yakışıklı ya da güzel olduğu için bir araya gelemeyiz. İmajlar dünyasında yaşasak da bunu mecburen kenara bırakmalıyız. İç dünyamıza dönerek bizi aslında neyin mutlu ettiğini keşfetmemiz gerekiyor. Bu sayede azla yetinmeyecek ve en yakın aday yerine doğru adayı seçme ihtimalimizi artıracağız. Geçmiş tecrübelerin hayatımızda büyük bir rol oynadığını da kesinlikle kabul ediyoruz. Fakat, onların ışığında geleceğe güvenle bakamıyoruz. Almamız gereken dersleri aldıktan hemen sonra arkada bırakmayı bilmek lazım. Son olarak, hızlı seçimler yapmamak konusunda da anlaşalım. Kriterler ve filtreler de ortadan kalktığına göre her şeye yeniden başlayabiliriz. Yanlış seçimlerimizle yakın çevremizde sahip olduğumuz kötü şöhretle vedalaşma vakti çoktan geldi… Şimdi mutlu sonla biten romantik bir hikayenin ilk sayfasındayız. ‘Sonsuza kadar mutlu yaşadılar…’ cümlesine görene kadar aşık olmak serbest! Lütfen, bu kez doğru kişi olup olmadığına erkenden dikkat edelim…